
SAFRANBOLU
4 Temmuz 1776’da yayınlanan Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi sonradan ABD’nin başkanı olan siyasi önder ve düşünür Thomas Jefferson tarafından yazılmıştır. Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinde ;
“Şu gerçeklerin su götürmez olduğu kanısındayız. Bütün insanlar eşit yaratılmışlardır ve Yaradan onları yaşam özgürlük ve mutlu olmak gibi geri alınamaz bazı haklar bağışlamıştır. İnsanlar bu hakların güvence altına alınması için, yasal yetkilerini halkın onayından alan hükümetler kurmuşlardır. Bu haklarını yok etmeye kalkışan herhangi bir hükümeti değiştirmek ve yerine yeni bir hükümet kurmak halkın hakkıdır,” der.
239 yıl önce Amerika’da yayınlanan bu bildirge demokrasi mücadelesine ışık tutan bir meşale gibidir. Bu temel haklardan hiç kimse vazgeçemez. Günümüzde de insanlar müreffeh ve adil yönetilen bir ülkede eşit ve özgür bir şekilde yaşamak istemektedirler. Çalışanın hak ettiğini aldığı, demokratik haklarını kullanabildiği, yaşam tarzlarına karışılmadığı, gençlerinin yeteneklerine göre iş bulabildiği, ekonomik yönden üreten, ürettiğini hakça paylaşan bir Türkiye’yi özlemek, yaratmaya çalışmak bir hayal midir? Bu idealler uğruna ülkemizin yetiştirdiği ne değerli aydınlarımızı, yazarlarımızı, gençlerimizi, askerlerimizi kaybettik. Demokrasi mücadelesi uzun yıllar alan bir süreçtir.
Ancak örgütlü bir toplum demokrasi mücadelesi verebilir. Demokrasinin yerleşmesi, gelişmesi örgütlü toplum olmaktan geçer. Siyasi partiler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, odalar, barolar , dernekler vb. kuruluşlar bu örgütlenmeyi oluştururlar. Bu örgütlerin en büyüğü siyasi partilerdir. Demokrasinin, tam anlamıyla yerleşmesi için buradaki kilit nokta, siyasi partilerin demokrasiye bağlı olması ve demokratik kurallarla yönetilmesidir. Öyle ya, demokrat olmayan siyasi partiler, ülke de demokrasiyi geliştirebilir mi? Mecliste grubu olan 4 siyasi partiden AKP, MHP, HDP milletvekillerini genel merkezden belirliyor. Büyük çapta burada genel başkan söz sahibidir. CHP’si de ön seçim yapan tek parti ise de CHP liderine 110 isimlik kontenjan sağlayan “fermuar sistemi” gündemdedir.
Liderlerin egemenliğinde ki siyasi partilerden seçilen milletvekillerimiz, bir daha ki seçimleri düşünmeden hareket edebilirler mi? Bundan dolayı halkın kendi milletvekillerini kendisinin saptayamadığı, önüne konan listelere oy vermeye mecbur bırakıldığı bir sistemden, güçlü bir demokrasi çıkar mı?
Hür Gazete 02.03.2014