6 Şubat 2016 Cumartesi

DEMOKRASİNİN TEMELİ VE ÖNSEÇİM

       






        


         2015 Haziranının ilk haftasında ülkemizin kaderini belirleyecek genel seçimler yapılacaktır. Parlamenter demokratik bir rejimin uygulandığı ülkemizde seçimlerin demokratik, açık ve saydam olması rejimin olmazsa olmazıdır. Seçmenler oylarını  gizli kullanırlar, sayımlar açık olur. Her ne kadar trafolara kediler girse de, tutanaklar yanlış tutulsa da, ikametgaha dayalı nüfus sayımlarında oynamalar olsa da seçimler yine de yargı denetiminde yapılmaktadır. Bu sistemle yapılan seçimler sonucunda çıkan sonuca biz çok sevilen deyimle, "milli irade", diyoruz. Acaba öyle mi? Yani halk istediği kişiyi milletin temsilcisi yapabiliyor mu?
   
          Demokrasilerde belli bir zümrenin ya da kişinin değil de, halkın menfaatlerini sonuna kadar savunacak kişileri halkın temsilcisi yapmak önemlidir. Burada milletvekili adayları, "nasıl saptanacak", sorusu akla geliyor. En son yapılan 2011 genel seçimlerinde bazı bölgelerde önseçim yapan CHP hariç, tüm partiler, merkez yoklaması yaptılar. Yani milletvekili adaylarını kendileri atadılar. Siyasi partiler,1983 yılında çıkarılan ve hiçbir iktidar tarafından değiştirilmeyen anti demokratik seçim ve siyasi partiler yasalarına dayanarak bu atamaları yaptılar. Bu durumda lider ve genel merkez parti içinde aykırı gördükleri sesleri kesmekte, onları liste dışı bırakabilmektedir. Halkın ve parti üyesinin söz hakkının olmadığı bu sistemde liderler, kendi rotasından ayrılmayacak milletvekili istemektedirler.
     
        Demokrasi, eğer partilerin içinde yaşanmıyorsa, ülkemizde nasıl yaşatılacaktır? Demokrasinin yerleşmesi ancak parti içi demokrasinin olmasıyla mümkündür. Bir yere seçilenler, genel merkez’in değil de üyelerin oylarıyla aday olsalardı, üyelere sırtını dönebilirler miydi? Sandıktan öcü görmüş gibi korkup kaçarlar mıydı? Kayırmacılık, nepotizm (akraba koruyuculuğu) olur muydu? Demokrasinin vazgeçilmez unsurları siyasi partilerdir. Halkın örgütlenebildiği en büyük kitle örgütleridir. Onun için lider demokrasisi (egemenliği) yerine halkın demokrasisi gerçekleşirse, halk kendi temsilcilerini seçebilir, onlara hesap sorabilir.
     
        Yolsuzluk, haksızlık, kayırmacılık, torpil, kötü yönetimlerden yakınıyorsak bunu arka planında demokrasinin eksikliği gelmektedir. Ancak gerçek demokrasilerde hesap verilebilirlik, saydamlık, eşitlik, hak, hukuk, adalet vardır. Bunu talep etmekte bir yurttaş olarak en tabii hakkımızdır. Bunun verilmesi de bir lütuf değildir. Onun için tüm siyasi partiler, seçimlerde yargı gözetiminde demokratik önseçim yapmalıdırlar.


Hür Gazete 29.11.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder