
Ülkemiz, tarihi öneme sahip 24
Haziran 2018 kader seçimlerine kilitlendi. Seçimler öncelikli meselemiz oldu. Her parti ve cumhurbaşkanı adayı vaatlerini ardı ardına sıralıyor..
Daha önce gündemimizde yok denen, hatta gerçekleşirse hazine batar denen
vaatlerin bir kısmı, emeklilere bayramlarda 1000 er TL verilmesi vaadi gerçekleşti bile. Bir kısmı
için de bedelli askerliğin, OHAL’in kaldırılması gibi vaatlerin de seçimlerden sonra ele
alınacağı sözü verildi. Partilerin ve adayların seçmenleri ikna etmeye çalışması demokrasinin güzelliğini gösterir.Burada önemli olan samimiyettir.
Ülkemizi yaklaşık 16 yıldır aralıksız
yöneten Adalet ve Kalkınma Partisini (AKP), seçmen oy kullanırken değerlendirecektir. Ekonomik,
siyasi ve sosyal bakımdan Türkiye neredeydi, nereye geldi? İktidarlar yıpranır. İcraatları için iktidar
partisi olan AKP'nin eleştirilmesinden daha doğal bir şey olamaz. I6 yıl çok uzun bir
süredir. A.B.D de bir başkan, ne kadar başarılı olursa olsun ancak 4 er yıllık
2 dönem başkanlık yapabilir. Avrupa ülkelerinde de Almanya’da 2005’te iktidara
gelen Merkel hariç, uzun yıllar iktidarda kalan bir kişi olmamıştır. Uzun süren iktidarlarda metal ve
mental yorgunluk baş gösterebilir. Bu nedenle, zamanı gelince görev değişimi gerekir.
AKP, 3 Kasım 2002’de yapılan genel
seçimlerinde 34,4 oy ile mecliste %66 çoğunluk sağlayarak 365 milletvekili
çıkarmış, CHP %19,4 ile 177, bağımsızlar
da %1 oy oranıyla 8 milletvekili kazanmışlardı. DYP, ANAP, MHP, DSP, GENÇ PARTİ
% 10 seçim barajını geçemeyerek meclis dışında kalmışlardı. Böylece yüksek
seçim barajı nedeniyle mecliste seçmenlerin % 54,8’i temsil edilirken geri kalan
%45,2 si temsil edilememişti. O zamandan beri yapılan 2007, 2011, 2015 (1
Kasım) seçimlerini (7 Haziran 2015 seçimleri hariç) AKP kazanmıştır. Erken seçim
yapılmasına şiddetle karşı çıkan ve 5 seçimden biri hariç, 4 genel seçimi
kazanan iktidar partisi, işler yolundaysa, normal süresinin dolmasına daha 16
ay kala neden erken seçim istemiştir?
Bu seçimlerin tarihi önemi, ülkemizin
idare şeklinin değişecek olmasından ileri gelmektedir. Bu seçimden sonra
Cumhuriyet’in ilan edilmesinden beri uygulanan demokratik parlamenter sistem
yerine geniş yetkilerle donatılan bir cumhurbaşkanı kendi seçtiği yardımcıları ve bakanları ile ülkeyi idare edecektir. Demokratik yönetimlerde en çok aranan, (yabancıların
checks and balances dedikleri) denge ve denetim mekanizmalarıdır. Yani yasama,
yürütme ve yargı ayrımıdır. Bunun amacı da güçlerin birbirlerini denetleyip,
otoriterleşmeye yol açmasını önlemektir. Ülkemizin yeni tanışacağı
cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bunu sağlayacak mıdır? Bunu yaşayarak
göreceğiz.
Son söz: Her yaptığımız seçim, bizim
kaderimizi belirler.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr
20/06/2018