Birey olmak, bir insanın düşünceleriyle, karakteriyle özgürce kendi olması demektir. Özgür toplumun yolu, özgür birey olmaktan geçer. İnsanların düşünce ve kararlarında özgür olması, özgürce hareket etmesi, onun yaratıcılığında önemli rol oynar. Özgün düşünce böyle oluşur. Bizim gibi
demokrasisi emekleyen ve gelişmekte olan ülkelerde ise bu durum güç
sahiplerince pek istenmez. “özgür düşünen kafalara, zararlı
fikirler üşüşür”, diyenler bile olmuştur.
20. yüzyılın
İngiliz yazarlarından George Orwell’in 1949 yılında yayınladığı “1984” adlı
eserinde kahramanlardan biri şöyle der, “partinin dünya görüşü, onu hiç
anlamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir
zarar görmüyorlardı. Çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden
sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından bir şey kalmıyordu.” Bu eser
1949 yılında, 1984 yılı tahayyül edilerek yazılmıştı. Bu kitapta kısaca; Büyük
Birader tarafından bir ülkenin baskıcı yöntemlerle nasıl yönetildiği,
gözetlendiği, dinlenip takip edildiği, rejim karşıtları ile aydınlarının hapishane
ve işkenceyle susturulmaya çalışıldığı anlatılıyordu. Böylece tek tip insan
modeli yaratılarak bireylerin özgür davranmaları engelleniyordu. Buna karşılık
yönetici sınıf lüks içindeydiler. 68 yıl önce 1984 yılı hayal edilerek yazılan
bu kitaptaki olaylar, günümüzdeki dünyada hayalden ibaret midir?
Aslında, hazır
kalıplara değil, beynin ve aklın süzgecinden geçirilen fikirlere inanmak önemlidir.
Biat eden, her şeye körü körüne inanan değil, bilimin ışığında düşünen insanlar
olmamız gerekir. Yazar, yönetmen, müzisyen Zülfü Livaneli, Orta Zekalılar Cenneti adlı kitabında şöyle der,
“sürüden ayrılan insanı, hiçbir rejim sevmez. Sürüden ayrılmanın, birey olmanın
ve kendi kafasıyla düşünmenin en önemli göstergesi okumaktır." Yunan
Felsefesinin kurucularından Sokrates (M.Ö 469-399 Atina) “kişilerin değil,
ilkelerin peşinden gideceksin” diyerek asırlar önce, kişilerin değil, ilkelerin önemini vurgulamıştır.
Özgür insan,
özgür düşünce ve birey olmanın önemini ülkemizin kurucusu, büyük önder Mustafa
Kemal Atatürk’ün 1 Mart 1923 tarihli Meclis açılış konuşmasındaki şu sözlerinde de bulabiliriz, “ Bir insan belki kendi isteği ile kişisel özgürlüğünü bir kenara
bırakabilir. Fakat bu girişim koca bir ulusun hayatına ve özgürlüğüne zarar
verecekse, büyük ve onurlu bir milli yaşam bu yüzden sönecekse, o milletin
evlatları ve torunları bu yüzden yok olacaklarsa bu girişim hiçbir zaman meşru
ve kabul edilebilir bir konu olamaz. Ve hele böyle bir girişim hiçbir zaman
özgürlük adına hoşgörü ile düşünülemez.”
Orhan Kalyoncu
14.04.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder