Ülkemiz, 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılacak
cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine adeta kilitlendi. Siyasi, sosyal, ekonomik olaylar seçimlere endekslendi. Kuşkusuz
bu seçimler, önceki seçimlerden çok daha fazla ülkemizin kaderini
etkileyecektir. Çünkü ülkeyi idare etmenin sistemi temelinden değişecektir.
Seçeceğimiz cumhurbaşkanı hükümeti kuracak, dışarıdan atayacağı bakanlar sadece
ona karşı sorumlu olacaktır. Milletin seçtiği milletvekilleri hükümette yer
alamayacağı gibi icraatları konusunda da söz sahibi olmayacaktır. Dolayısıyla
artık vatandaşlarımız kahvesine ziyarete gelen milletvekiline hükümetin icraatı
konusunda eleştiri getiremeyecek, onlara hesap ve soru soramayacaktır. Çünkü
hükümet ile seçmenin seçtiği milletvekilleri arasında direk bir ilişki
kalmayacaktır.
Siyasi
gelişmeler her gün sürprizlere açık devam ederken, gün geçmiyor ki gazetelerde
içimizi acıtan bazı haberlerle karşılaşmayalım. Geçenlerde ülkemizin en çok
satan gazetelerinden biri olan Sözcü gazetesinin 27 Nisan 2018 tarihli
sayısının 3. Sayfasında aşağıdaki haberleri okuduk.
-8 yıldır eşini rahatsız eden adamı bıçaklayıp öldürdü.
-Bursa’da yol verme kavgası: 1 kişi öldü.
-Güngören’de trafikte tartışma kanlı bitti.
-Annesinin gözleri önünde kendisini cayır cayır yaktı.
-Önce kadını vurdu, ardından intihar etti.
-Dengesini kaybedip balkonda yere çakıldı.
Pisi pisine, en
ucuz ölümler bizde mi olmaktadır? Başka ülkelerde bu kadar olay ve cinayet var
mı? Onlar, bu olaylara bu kadar kayıtsız kalırlar mıydı?
Tüm bunları
düşünüp, kağıda dökerken bugün 30 Nisan 2018 tarihli aynı gazetenin 3. sayfa
haberlerinde yine benzer olaylar vardı.
-Balkondan girdiği evi kan gölüne çevirdi.
-Kahvehaneye silahlı saldırı: 1 ölü, 3 yaralı.
-Düğün günü eşini öldürüp, “kuş gibi hafifledim”, dedi.
-Otelde yanan itfaiye eri şehit oldu.
-Virajı alamayan cip takla attı, Şule öldü.
-Borç alacak kavgası kanlı bitti: 1 ölü.
-Kocasıyla tartıştı, kendini bıçakladı.
. Bu durum bir cinnet hali midir? Bu konuda işsizlik, ekonomik sıkıntılar,
gelir adaletsizliği, lükse özenme, tüketim toplumu olma, uyuşturucuya kolay
ulaşma gibi etkenler mi rol oynamaktadır? İnsanlarımız mı acımasız oldu yoksa
hayat şartları mı insanları öyle yaptı? Ne olursa olsun bu konu psikologlar ve
konunun uzmanları tarafından incelenmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır. Bu
devletin asli görevidir. Sağlıklı toplum olmak için bu şarttır.
Son söz: Kitleler, cezalarla düzene sokulursa dejenere
olur, karizma ve nezaketle yönetilirse bilinçli ve dürüst olur. Konfüçyüs
(filozof M.Ö 551- M.Ö 479)
Orhan Kalyoncu 30.04.2018
orhankalyoncu.blogspot.com.tr