Demokrasi, kısaca halkın kendi kendini
yönetmesidir. Dünya ülkelerinin yönetim şekillerine
baktığımızda demokratik sistemi, en uygun sistem olarak
görürüz. Siyasi partiler de demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ülkemizde de
çok partili demokratik sisteme 2.Dünya Savaşının bitmesinin ardından 1946
yılında geçtik. İnişli çıkışlı birçok aşamadan geçtikten sonra 73 yılda
günümüzdeki demokratik sisteme geldik. Ne kadar demokratik sorusuna herkes
bulunduğu yere göre değişik yanıtlar verebilir. Ancak bir ülkenin demokratik
sayılabilmesi için temel ölçüt, erkler ayrılığıdır. Yasama, yargı ve yürütmenin
ayrı, bağımsız olması ve birbirlerini denetlemesi gerekir.
Ülkede demokrasinin gelişmesi ve kökleşmesi
için bir başka önemli konu da siyasi partilerin demokratik olması ve katılımcı
demokrasiye uygun yönetilmesidir. Bu durum var mı? Siyasi partiler, anayasa, 1983 yılında kabul edilen siyasi partiler yasasına ve kongrelerinde kabul edilen
tüzük ile yönetmeliklerine göre yönetilirler. Siyasi partiler yasası geçen 36
yılda pek değişmedi. Sadece 2018’de yapılan bazı değişikliklerle ittifaklara
yol açıldı. Genel merkezler egemen oldukları kurultaylarda tüzük ve
yönetmeliklerini bu yasaya uygun çıkarmakla beraber tabanın, üyenin söz
hakkını öne çıkarmamakta ısrarlıdırlar. Bunun için genel başkanları ve yönetimlerini değiştirmek, kendileri istemediği takdirde olanaksıza yakındır. Siyasi partilerin gerçek sahibi
(sayılan) üyelerin yönetimde söz sahibi olabilmesi, kendi yöneticilerini ile
adaylarını seçebilmeleri için mutlaka partilerin demokratik, katılımcı, saydam ve
hesap verebilir olmaları gerekir. Parti içi demokrasinin temeli de nitelikli
üye yapısına geçmek ve her aşamada üyenin katılımını sağlamaktır. Bunun için
izlenecek yol şöyle olmalıdır.
Nitelikli Üye ve parti içi seçimler: Lider
egemen siyasi partilerde demokratik yapılanma için önce üye kayıt sisteminin
sağlam olması gerekir. Yani bir işe girmek ya da delege seçimlerinde oy
kullandırmak için yapılan üye, partileri demokratik yapmaz. “Üye yapımız
sağlıklı olmadığı için önseçim yapamayız”, dememek için üyelerin gerçekten o
partinin felsefesine inanan, ona karşı görevlerini yapan, aidatını ödeyen,
eğitimini alan kişiler olması gerekir. Eğer öyle olursa o zaman delege
sistemine de gerek kalmaz. Genel başkan ve üst yönetim dahil tüm yönetim
kademeleri ve adaylıklar üyelerin oy kullanmasıyla seçilir.
Kongrelerde demokratik seçim usulü: Çarşaf
Liste, parti
içinde yapılacak seçimlerde tüm üyelerin oy kullanması için nitelikli üye
yapısının şart olduğunu belirtmiştik. Adaylıklar içinde (belirli bir imza
sayısı ön koşul olabilir) tek yöntem olarak “Çarşaf Liste” diye adlandırılan (çoktan seçmeli) seçim yönteminin
tüm kongrelerde ve adaylıklarda kullanılması gerekir. Siyasi
partiler, bu kararları hayata geçirdiklerinde artık demokrasi konusunda belirli
bir kesimin egemenliği değil, üyenin (tabanın) iradesi öne çıkacak, adaylar da
halkın adayları olacaktır. Kamplaşmalar, gruplar aza inerek parti içinde barış,
kardeşlik, amaç birliği sağlanacak, böylece demokrasi tabana yayılacaktır.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 18.11.2019