Bir Daha Gelirsem Eğer
Eğer yeniden başlayabilseydim yaşama,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim, daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim birçok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Elbette mutlu anlarım oldu ama,
Yeniden başlayabilseydim eğer,
yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem.
Yaşam budur zaten:Anlar, sadece anlar.
Siz de anı yaşayın.
Hiç bir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiç bir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim, ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder,
güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım,
bir şansım daha olsaydı, eğer.
Ama işte 85 ‘indeyim
ve biliyorum…Ölüyorum…
Arjantinli şair JORGE LUIS BORGES (1899-1986) 1985'te yukarıda ki 'ANLAR' şiirini yazdıktan sonra 1986'da karaciğer kanserinden öldü. Şairimiz ölmeden bir yıl önce yazdığı şiirde istediği gibi yaşayamadığını, hayattaki pişmanlıklarını, isteklerini belirtmiş. Eğer bir daha hayata gelirse daha az hata yapacağını ve özellikle anı yaşayacağını yazmış. Bize de anı yaşamımızı tavsiye etmiş. Sizin ikinci bir hayat yaşama şansınız olsaydı nasıl yaşardınız? Birincisi gibi mi yaşardınız? Hatalarınızdan dersler alır mıydınız? Ama ne yazık ki yaşadığımız yılları geri alarak ikinci bir yaşam şansımız yok. Hele, belirli bir yaştan sonra kaçınılmaz sona yaklaşmamız sanki daha fazla hız kazanıyor. Sonuçta bundan kaçış yok ancak şu soru aklımıza gelebilir. "Acaba yaşamın hakkını verebildik mi?" Hatalarımızın ve pişmanlıklarımızın çok ötesinde "yaşamı dolu dolu yaşayabildik mi?" Bu sorulara olumlu yanıt verebiliyor muyuz? Olumlu yanıt vermek, sadece "iyi yaşadık, gezdik, iyi yedik içtik, her istediğimizi yaptık" demek mi?
Bence, İnsan olarak o kadar bencil olamayız. İnsanlara, insanlığa ne kattık? O sorunun yanıtı da çok önemli. Ailemizden ve en yakın çevremizden başlayarak yaşadığımız topluma karşı sorumluluklarımızı ve görevlerimizi acaba yerine getirebildik mi? İnsanın tabiatından gelen ve toplumun şartlanmışlıkları ile de pekişen para hırsı, mal mülk hırsı, makam mevki hırsı gibi hırslarımıza esir mi olduk? yoksa ölçülü mü davrandık? Eskiden insanlar, "önce toplum" derlerdi. Ölçü kaçtı. İnsanların arasında bırakın sevgiyi, saygıyı da arar olduk.Teknoloji ilerledi, refah arttı, yaşam seviyesi iyileşti ama sevgi, saygı, yardımlaşma duygusu, arkadaşlık gibi hasletlere ne oldu? Sizce, artık bu sınırlı yaşamımızda insan olmanın özüne dönme vakti gelmedi mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder