Yazı yazmak kolay gibi görünse de, öyle olmadığını yazı yazmak için masaya oturduğunuzda anlıyorsunuz. İstediğiniz her konuda yazabilirsiniz. Tabii ki dağarcığınızda ne varsa onu yazarsınız. Aklınız ve beyninizin süzgecinden geçirip, yazdıklarınız artık sizin üretiminiz, eseriniz olur. Bunun için yaşadığımız bölgeye ve döneme iz bırakmak anlamında yazmayı istediğim konuların başında her zaman yaşadığımız çevrenin sorunları ve insanların yaşama dair bakışları gelir.
Uzunköprü, bu açıdan bakıldığında derdi çok olan bir yerleşim alanıdır. Bu sorunların yalnızca başlıklarını yazsak, bu sayfa dolar da taşar. Hangi birini sıralasak? Önce ERGENE (nehri ve ovasının) kirliliği, keşmekeş olan trafik (buna bağlı olarak otopark, seyyar satıcıları, at arabaları) sorunu, yeşil alan, park, meydan, pazar yeri, otogar ve imar sorunu. En tehlikelisi de işsizlik sorunudur. Bu konuları, sorunları çözecek olan tabii ki başta merkezi iktidar ve onun yardımıyla yerel yönetimdir. İşte bu idarecilerimiz siyaset yapan insanlar olacaktır.
Düğüm geliyor insana dayanıyor. Düğümü insanlar çözecek. Siyaset adamları bunun için var. Eğer her şey rutin olsaydı, kendiliğinden çözülseydi, hiç insan aramaya gerek kalmaz kura çekerek her hangi bir kişiyi o makamlara oturturduk. Siyaset ve siyasetçiye olumsuz da baksak, sonunda toplumu idare edecek insanlara ihtiyacımız var. Onları yok sayamayız. İşte burada sistemi sorgulamamız gerekir. Niye nitelikli İnsanların çoğu siyasetten uzak duruyor? En tepedeki siyasetçilerimizin bile, birbirlerine karşı nasıl kırıcı olduklarını görüyoruz. Hızla siyaset dünyasının kendisine çeki düzen vermesi gerekmez mi? Elbette siyasilerin üsluplarının nezaket kuralları içerisinde olmaları gerekir. Geçen gün Sayın Berhan Şimşek sanatçı olmanın duyarlılığıyla şöyle diyordu, "ihtiras trenine binip de, ineni hiç görmedim." Bu söz üzerine uzun yıllar içinde olduğum, yöneticiliğini yaptığım CHP'si de dahil olmak üzere tüm partilerde bu trene binenleri, ihtiraslarına esir düşenleri, kurban olanları, ihtiras ateşiyle yananları şöyle göz önüne getirdim. Sonra şöyle bir kanıya vardım.
-"Değmez."
Bu kadar hırsa değmez. Bir ikbal uğruna insanları kandırmanın, onları birbiriyle çarpıştırmanın, onların üzerinden şahsi menfaatlerini toplumun menfaati gibi göstermenin, başta o gibi politikacılar olmak üzere kimseye yararı yoktur. Bence, "beylik çeşmesinden geçte, suyunu içme" diyen atalarımızı dinlemek gerek. Görevi bıraktığınızda da insanlara bakacak yüzünüz olmalı. Onu için "İhtiras Treni" yolculuğu çok uzun olmamalı. Bu durum, hem siyasetçinin kendi sağlığı, hem de toplumun sağlığı açısından önemlidir.
Hür Gazete 04.08.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder