31 Ocak 2016 Pazar

UZUNKÖPRÜ'YE YENİ UFUKLAR



                                            UZUNKÖPRÜ




        


             Uzunköprü, Osmanlı Devletinin 1427 yılında Balkanlar'a geçmek için inşa ettikleri taş köprünün hemen yanı başında, Trakya'da kurdukları ilk Türk kentidir.
Köprü inşasıyla beraber burası ormanlık ve bataklık bir alandan kurtarılmış ve buraya Sultan 2. Murad Vakfına ait han hamam, cami, değirmen ve dükkanlar yaptırılmıştır. Uzun yıllar Cisr-i Ergene olan ismi daha sonra halkın kullandığı Uzunköprü olarak değiştirilmiştir. İlk yerleşenler Anadolu Türklerindendir. 4 kez işgal görmüştür. En son Kurtuluş savaşından önce ve sonrasında Balkanlar'dan göç almıştır. İlçe, tarihi Efes Yolu üzerindedir. Bereketli topraklarında her türlü tarım ürünü yetişir. En başta buğday, ayçiçeği, çeltik ekilir. Bağcılık, sebzecilik, meyvecilik yapılır. Hayvancılık, sütçülük önem taşır. Hatırı sayılır kömür ocakları sahalarına sahiptir. Sanayi, tarıma dayalıdır. 2000'den önce canlı olan ticari hayat, daha sonra ithalata ağırlık verilmesinden ve küreselleşmeden dolayı hayatiyetini kaybetmiş, esnaf, sanayici ve tüccar ayakta kalma mücadelesi verir hale gelmiştir.

          Uzunköprü ile komşu ilçemiz Keşan arasında her zaman tatlı bir rekabet olmuştur.  Uzunköprü 30-40 sene önce Keşan'dan sosyal ve ekonomik yönden çok önde idi. İlimiz Edirne'yle de yarışır vaziyetteydi. Keşan artık Uzunköprü ile kıyaslanmayacak kadar öne geçti. Bunda Keşan'ın stratejik konumu da önemli rol oynamıştır.  Keşan, Tekirdağ, Çanakkale, Edirne ve Yunanistan'ın kesişme noktasındadır Ayrıca İpsala Sınır Kapısı, mücavir alanı içindeki Saroz körfezi ve Korudağ da ilçeye çok yakındır. Bu durum Keşan'a turizm ve ticaret yapma açısından çok şey kazandırmıştır. Edirne'yi zaten söylemeye gerek yoktur. Ülkemizin önde gelen tarihi bir kentidir. Edirne, sahip olduğu sınır kapılarıyla üniversitesi, hastaneleri, tarihi ve kültür eserleriyle ekonomik ve turistik canlılığa sahiptir. 

        Uzunköprü'nün de komşu ilçe ve ilimize yetişmek, insanlarına ekmek kapısı açmak için bir şeyler yapması gerekir. Ne olabilir? Bunun perspektifi nedir?Bunun için sorumluluk alması gerekenler başta Uzunköprü Belediyesi olmak üzere, Uzunköprü Ticaret ve sanayi Odası, Ticaret Borsası, Ziraat Odası, STK'lar ve siyasilerdir. Uzunköprü tarihi eserlerini tekrar hayata geçirmeye başladı. Tarihi Kilise, Özgürlük Anıtı, İstasyon Gar Binası restore ediliyor. Tarihi Hamam, Tekel Binası, Telli Çeşme, Eski Askerlik Şubesi restore edilmek için sırasını bekliyor. Bunlar hem tarihi eserlere sahip çıkmak, hem de turistik faaliyetler için çok olumlu icraatlar. Tarihi taş köprümüzün de yeni köprü ve çevre yolunun yapılmasıyla, restore edilerek sadece yaya trafiğine açık olması çok uygun olacaktır.
     
         Tüm bunlara ilaveten Uzunköprü'ye Cumhuriyet meydanı genişletilerek daha büyük bir meydan kazandırılmalı, tarihi köprünün her iki tarafındaki tarlalar kamulaştırılarak ağaçlandırılmalı (yürüyüş, bisiklet parkuru, spor alanları, parklardan oluşan) bir dinlenme kompleksi yapılmalıdır. Tabii,1-2 sene içinde Ergene Nehrinin temizlenip içinde yüzülecek, kenarında piknik yapılabilecek duruma geleceğini düşünerek öneriyoruz.Uzunköprü'nün çağdaş bir kent olması için çok hizmete ihtiyacı olduğu açıktır. Bu hizmetlerin başında sinema, tiyatro, toplantı, konferans salonlarına sahip bir kültür sitesinin yapılması gelmektedir. Sonra ki hizmetler de  çağdaş bir pazar yeri ve Uzunköprü'ye yakışan bir şehir terminali olmalıdır.

         Uzunköprü'de hiçbir şey değişmez, sadece mevsimler değişir', anlayışını artık değiştirmek gerekir. Uzunköprü, işyerlerinin kapandığı, fabrikalarının iflas ettiği, gençlerinin işsizlikten başka kentlere göç ettiği, parasızlıktan kahvelerin bile boşaldığı bir yer olmaktan kurtulmak istiyor. Görev, önce sorumluluk yüklenenlerin, sonra da tüm Uzunköprülüler'indir.




Hür Gazete 21.08.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder