31 Ocak 2016 Pazar

BİR PAZAR YAZISI






                                       
Prof. Dr. Osman İnci ile.



             Hayatın neler getirip, neler götüreceğini asla bilemeyiz. Tasavvur ederiz, planlarımız ve geleceğe dair düşüncelerimiz vardır ama bunların gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini, hayatın karşımıza hangi sürprizleri çıkaracağını bilemeyiz. Zaten böyle olmasa, hayat çekilmez olurdu. Ne zaman hasta olacağımızı, ne zaman öleceğimizi bilsek hayat çekilir mi? Hayata sıkı sıkıya bağlı olmamızın sebebi de bu olsa gerek pazartesi günü Trakya Üniversitesi Hastanesinde Prof. Dr. OSMAN.Hayat bana da bir sürpriz hazırlamıştı ve ameliyat olmam gerekiyordu. 5 mart 2012 İNCİ ve ekibinin gerçekleştirdiği bir ameliyat geçirdim. Kendisine ve ekibine bir kez daha samimi teşekkürlerimi sunuyor, beni ziyaret eden, geçmiş olsun dileklerini ileten tüm dostlarımı sevgiyle selamlıyorum.
         
         Tabii hayat devam ediyor. Günceli yakalamak için haberleri izliyorum, gazeteleri okuyorum ve içim kararıyor. Kutuplaşma almış başını gitmiş. Uzlaşma, orta yolda buluşma yok olmuş. Halbuki, buna çok ihtiyacımız var. 1980 öncesinde lise ve üniversite öğrencisiydim sonra öğretmen oldum. O yılların çok kişinin hayatını kararttığını ve ülkemizi de geriye götürdüğünü yaşayarak gördüm. Ülkesini seven, gelecek nesilleri düşünen bir yurttaş olarak egemen güçlerce suni olarak yaratılan kutuplaşmadan ve sertleşmeden ötürü üzüntü ve kaygı duyuyorum.
           
              Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu özgür muhalefettir. İktidar her ülkede vardır. Özgür muhalefet ise yalnızca demokratik ülkelerde bulunur. Sadece siyasi partilerin de muhalefet yapması yetmez. Her demokratik ülkede olduğu gibi toplumsal muhalefetin de olması gerekir. Toplumsal muhalefeti de basın, medya, üniversiteler, sendikalar, sivil toplum örgütleri gerçekleştirirler. Zaten iktidarın da yanlışını görmesi için özgür muhalefete ihtiyacı vardır. Toplumsal kültürümüz açısından da muhalefet edilmesini içselleştiremedik. Diğer kuruluşlarımızda ve siyasi partilerinde kendi işlerinde muhalefet yapılması pek hoşgörüyle karşılanmaz. Hemen tahammülsüz bir ortam ve kutuplaşma yaratılır. Muhalefet eden, eleştiren daima ötekidir. Bunun değişip, yerini hoşgörülü bir ortamın alması gerekir.
          
           CHP’sinin son yapılan 16. Olağanüstü tüzük kurultayında uzlaşma ortamını yaratmak,herkesin seçilme hakkını sağlamak ve bir arada ortak çalışma üretebilmek için yönetimlerin çarşaf listeyle seçilmesi öncelikli oldu ancak yapılan ilk ilçe kongrelerinde yine uygulanmadı. Uzlaşma ortamı sağlanmadı. Eğer uzlaşı olmazsa, karpuz gibi ikiye ayrılan, birbirine arkasını dönen, parti büyüklerine saygı göstermeyen yönetimler işbaşına gelseler de başarılı olmaları mümkün değildir.
           
            Son günlerde yaşadıklarım, bana sağlıktan önemli bir şey olmadığını bir kez daha gösterdi. Bunun herkes tarafından anlaşılmasını ve başta siyasiler olmak üzere herkesin uzlaşmacı,hoşgörülü ve tahammüllü olmasını dilerim.


Hür Gazete 11.03.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder